Servet, Zülfet, Surul, Kurdikidze Mehmet oğlu Kamil Çavuşsevdalıları…
Cumhuriyetin ilk yıllarında ya da biraz daha önceleri Çağlayan Köyü Beltieti de,üç sevdalı güzel kız bulunmaktaymış. Üçü de birbirinden güzel kızlar, Cami Mahallesi’nden Kamil’e sevdalıymışlar. Kurdikidze’ler Şoltishevi’den Gorelientlerin arazisine gelmiş olduklarından, bunlara köyde daha çok gorelientiadıyla anılmaktadırlar. Niksar’a gidenGorelienti’ler, Çağlayan’a Gürcistan’ınGori şehrinden gelmişlerdir. Meşhurbir pehlivan olan Gülağa, çara hakaret suçundan gıyaben idam cezasına çarptırıldığından kaçarak Çağlayan’a gelmiş. Ordan birisi adres ve mektupvererek Davladze’lere göndermiş. Gülağa, Pançidze’lerden Fatma ile evlenmiştir. Gülağa, Gori’li olduğu için köyde bunlara Gorelienti ismi verilmiştir. Yukarıda adı geçen üç güzel, Kamil’e varma mücadelesi verirler. Fakat hiçbiri bu konuda başarılı olamaz. Yoksul gördükleri için, hiçbir baba Kamil’e kız vermek istemezler. Kızlar başkaları ile evlendirilir. Lakin, hiçbiri de gerçek anlamda mutlu olamazlar. Kamil ise halen bekardır…Todnadze Şakir Ağa’nın kızı olan Servet, Meydancık’tan Mehçeni adlı varlıklı ve ailenin tek oğlu biriyle nişanlanır. Fakat,Servet bu evliliğe karşıdır. Ne var ki eve söz geçiremez. O, Kamil’e varmak istemektedir. Nişanlı olduğu halde bir gün Cami Mahallesi’ne iner, Çakal Başağa’gile giderek kendisini Kamil’e götürmelerini ister. Kamil’in babası Memet Ağa durumdan haberdar edilir. Mehmet Ağa,nişanlı bir kızı gelin olarak kabul edemeyeceğini beyan ederek, Kamil’i odasına kilitler. Todnadze’lere haber verilir. Ağabeyi Ramiz, Çakal Başağa’gile iner. Kız kardeşine öyle bir tokat atar ki, şiddetli şekilde burnu kanar, giysileri kana boyanır. Servet’i alarak Beltieti’ye doğru yola çıkarlar. Mevsim ilkbahar, derelerin coşkun zamanıdır. Hatavra mevkiinde, Beltieti deresi çağlayıp akmaktadır. Oraya vardıklarında Servet, kendini dereye atar. Ağabeyi Ramiz, Servet’i sudan çıkarır. İkisi de sırılsıklam olmuş, üzerlerinden sular akmaktadır… Bu boğulma girişiminden sonra bir gün oğlan tarafı gelini görmeye gelirler, gelin kaybolmuş olduğundan göremeden dönerler. Servet, kışlamız Aburtul’a çıkmış, günlerdir ormanda saklanmaktadır. Ona, dedemin halasının kızı olan Zazala Ali kızı Binnaz yiyecek taşımaktadır. Bu Binnaz aynı zamanda anne ayrı Zülfet’in ablasıdır. Zülfet, sonraları ablam bana değil Servet’e yardım etti diye serzenişte bulunup, ona kırgın olduğunu ifade etmiştir. Zülfet 1937,ablası Binnaz 1960 ta vefat etmiştir. Akraba olduğumuz için beni okşayıp severdi, kısa boylu bir nine idi…Günün birinde Servet’in ağabeyi Ramiz, öğütmek için değirmene mısır götürür. Değirmeni çalıştırır, öğünene kadar kışlaya gidip geleyim der. Maksadı günlerdir kayıp olan Servet’i aramaktır. Değirmen döne dursun, Aburtul’a çıkar. Gözleriyle etrafı taramaktadır. Zazala Binnaz’ın elinde bir şeyle ormana girdiğini görür, onu takip edip ederek o da ormana girer. Servet’e yemek götüren Binnaz, usulca neredesin Servet dediğini duyan Ramiz kardeşini bulur. Onu dövmez, kızmaz da. Sadece çocuk değilsin, bur da ne arıyorsun der. Ramiz, Servet’i kışladaki kendi evlerine götürür. Analığı Hatice’ye yemek hazırlamasını söyler. Hazırlanan yemeği Servet yemez. Birlikte mahalleye inerler. Baba Şakir Ağa bir şey demez, yalnız gelini Ramiz’in karısı Hatice azarlayıp döver. Şakir Ağa bu duruma üzülerek yatar. Sabah erkenden don gömlek evin arkasını kazımaya başlar. Toprak altında kocaman bir muska bulur. Bu muskayı rüyasında görmüştür. Muskayı alarak Taşköprü’deki Pirpi lalakaplı ünlü bir hocaya gider. Şakir Ağa, bu muskayı çözmesi halinde ineği bulunduğunu, bu ineklerden birini seçtirip vereceği vaadinde bulunur. Hoca, bu muskayı o adama varmaması için kendisinin yazdığını, üç tane muskanın da ormandaki üç ladin ağacının tepesinde asılı olduğunu, o ağaçlar sallandıkça kızın gönlünün de havalanıp, delice davranışlarda bulunduğunu söyler. Hoca, topraktan çıkarılan muskayı çözer. Muskalı ağaçları bulamayacağını söyler. Muskanın çözülmesinden sonra Servet, nispeten sakinleşir ve Meydancık’lı Mehçeni ile evlendirilir. Servet, kocası Mehçeni ile iyi anlaşma-sına rağmen Kamil’i de unutmuş değildir. Kocası evin tek oğlu olup varlıklı, olgun ve anlayışlı biridir. Mehçeni askere gider, ordan cenazesi gelir. Ondan bir oğlu olan Servet, oğlu da ölünce, baba evine döner. Kamil hala bekardır. Servet ile Kamil, kaçmak için anlaşmışlardır. Kararlaştırılan gün Kamil ve arkadaşları, Beltieti yakınındaki Asambiet mevkiine gelirler. O devirde yetişkin kızları narazide yalnız dolaşmaları çok ayıp vesıra dışıdır. Çayırlardan çorbalık otlar toplamak bahanesi ile yanına Çença Zabit’in 10 yaşındaki büyük kızı, Hayriye’nin ablasını alarak evden ayrılır. Kızın Servet’in kaçacağından haberi yoktur. Kız yalnız geri dönünce, Servet’in kaçmasına yardımcı olduğu gerekçesi ile Ramiz Ağa tarafından dövülür. Kız, bu dayak sonrasında hastalanarak ölür. Servet ile Kamil, mutlu bir evlilik yaşarlar. Fakat, mutlulukları çok uzunsürmez.10 yılı aşkın evliliklerinden, Nurettin adlı bir çocukları olur. Servet,son yıllarda bacaklardan arızalanır, yürüyemez bir duruma gelir. Kamil,Servet’i düğünlere ve şenliklere sırtıyla götürüp getirir. Oğulları Nurettin10 yaşına gelince, annesi Servet ölür. Nurettin annesine çok üzülür. Sık sık babasına annesiz nasıl yaşayacaklarını sorar. Nurettin de, annesinin ölümüne dayanamayıp kısa süre sonra kahrından ölür. Kamil, daha da evlenmez. Yol inşaatlarında yıllarca çavuş olarak çalışır. Görevi işçilere nezaret etmek ve yönetmektir. İsmi bu dünyada Kamil Çavuş olarak kalır. İkiz kardeşi İsmail’le onu çok dikkatli bakınca ayırt ediyordum. Kısa süren evlilik hayatı, hazin sonla biten KamilÇavuş,1965 yılı sonbaharında vefatetmiştir. Mezarı Çağlayan’da aile mezarlığındadır…Zülfet’e gelince, Zülfet Zazala Ali’nin ikinci karısından kızıdır. Zülfet’in annesi Zakieti’den, Ciroğullarındandır. Zülfet,çok güzel sesli türkücü kızdır. Türküleriyle yörede isim yapmıştır. Bir söylentiye göre ismi Atatürk’e kadar gitmiş, Ankara’ya istetmiş, ölmüş olduğu söylenerek gitmesi engellen-miştir. Zülfet,üç evlilik yapmıştır. Önce Meydancık’ta saf, sefil birisiyle evlendirilmiş, kocasını beğenmediğinden baba evine dönmüştür. Bu evliliği ile ilgili kendisine şöyle bir türkü yakılmıştır:
Sobanın ayakları,
Kamil’in buyuhları,
Yahti yandurdi beni da
Zülfet’in yanahlari.
Gidarim yali yali,
Duşti kıratin nali,
Anter kalsin inca bel da
Durmiyer peştamali.
Zülfet suya gidiyer,
Pistan pirpir ediyer,
Haber verin Kamil’a da
Zülfet eldan gidiyer.
Yol ustunda durdilar,
Muşavara kurdilar,
Zülfet suçun ne idi da
İhtiyara verdilar.
İnciri ezamadim,
Tellara duzamadim,
Batsin Çağliyan yoli da
Sallanip gezamadim.
Zülfet,ikinci evliliğini köylüsü Çença Necip ile yapar. Bu evliliğinden oğlu İslam olur. Kocası Necip genç yaşta ölünce, o ğlu İslam’ı kocasının evinde bırakarak tekrar baba evine döner. Oğlu İslam, Almanya’da işçi olarakçalışmış,60 yıl civarında ömür sürmüş, Ankara’da vefat etmiş, köyde toprağa verilmiştir, yıl 1984.GençliğindeBursa’da,evlilik dışı Mürvet adında bir kızı olmuş olup, halen Bursa’da yaşamaktadır. İçki içmesi ve mukallitliği ile ünlü olan İslam, Almanya’dan dönerek son yıllarda, Ankara’da yaşayan kendi yaşıtı Şoltishevi’li Peri adlı dul bir kadınla evlenmiştir. Bu kadın önceden Oba Köyü’ne gelin gitmiş kocası ile boşanmıştır. Ankara’da İslam, Peri ile yaşarken hastalanıp ölmüştür. Zülfet, üçüncü evliliğini Zakiet’li Carbidze Osman ile yapmıştır. Bu son evliliği olmuştur.1932 doğumlu olan oğlu Selahattin, halen sağ olup, yazın köye, kışın Gebze’ye çocukların yanına gitmektedir. Dul olan Selahattin, annesinin sadece cenaze gününü hatırladığını söylemektedir.Zülfet,1937 de Beltieti’de baba evinde ölmüş, orda toprağa verilmiştir…Kamil’e sevdalılardan biri olan Surul de ,Zazala Cevri’nin kızıdır. O da üç kez evlenmiş, yarı ömrünü de baba evinde dul geçirmiştir. Uzun yıllar, dul kardeşlerinin çocuklarına annelik etmiş veonları büyütmüştür. İlk evliliğini Oba Köyü’nde biriyle yapmış, ondan Gül hanım, Fatma ve Nigar adlarında kızları olmuştur. Kocası ölünce baba evine dönmüştür. İkinci evliliğini, Meydancık Köyü Mehmetçik eski adıyla Köklieti Mahallesi’nden teyze oğlu Fevzi adlı biriyle yapmıştır. Fevzi ile geçimsizlik yüzünden kısa süre sonra ayrılmışlardır. Üçüncü kez Taşköprü’den, Yağcılar sülalesinden birine kuma gitmiştir. Ondan Behçet adında bir oğlu olmuştur. Kuması ile anlaşamadığından, oğlu Behçet’i orda bırakıp baba evine dönmüştür. Ölünceye kadar baba evinde yaşamıştır.1970 lıyılların başlarında Bursa’daki Fatma adlı kız kardeşini ziyarete gitmiş, hastalanarak orda vefat etmiştir. Oğlu Behçet sağ olup, Ankara’da yaşamaktadır. Hava subaylığından emeklidir. Hava harp okulundan mezun olmuş, iki yıl pilotluk yapmış, uçak kullanırken tansiyonu yükselmeye başladığından, pilotluktan alınıp başka bir ünitede görevlendirilmiştir. Surul ile ilgili, halk arasında bir olay anlatılır. Gerçekten yaşanmış bu olay, şöyle cereyan edip vuku buluyor.Surul dulken, bir ilkbahar mevsiminde Mikelkmienti’deki evden, Cami Mahallesi’ne soğan tohumu bulmak için gelir. Kurdikidze Torun Ağa’nınevine uğrar.Torun Ağa,Kamil Çavuş’un amcasıdır. Bakar ki tüm mahalleli ordadır.Kamil Çavuş’ta orda olup, kadınlara hayrına sabun ve leçek dağıtmaktadır. Karısı ve çocuğu ölen Kamil Çavuş bunu alışkanlık edinerek, zaman zaman mahalleliye bazı şeyler dağıtırmış. Yollarda çavuşluk yapan Kamil Çavuş, köyde parası olan üçbeş kişiden biriymiş. Bir yazmaylasa bunu da Surul’a uzatır. Surul, bu davranışa oldukça sert tepki verir. Onunla beni mi kandıracaksın. Beni kandırdın almadın, yaramaz Servet’le evlendin. Beni alsaydın şimdi ikimiz de yaşıyor olurduk. Ben sana asla hakkımı helal etmiyorum diyerek söylene söylene evden çıkıp uzaklaşır. Kamil, yüzü sararmış, eli havada şaşkın kalakalır. Ordakiler kahkahalarla kendilerini yerlere atarlar…Zülfet ve Surul sevdiğine varamamış,her ne hikmetse evliliklerinde mutlu olamamış, kalıcı bir yuva kuramamışlardır.Servet’te Kamil’le fazla yaşamadığı gibi,onun yanındayken yürüyemez duruma gelmiştir…Bu üç bahtsız güzel halk arasında, dik dik gezar Servet hanum, elma yanahli Zülfet hanum, en güzeli Surul hanum gibi klişe yakıştırmalarla anılmışlardır. Bu üç merhumenin mekanları cennet ola, inşallah…
Kaynak kişi: Sare Özkan 1924-sağ
İsmail Yazıcı DAVLADZE